Ben Ölüm. Kimileri için ismim bile ürkütücü olabilir. Pek de haksız sayılmazlar. İsmimden de anlaşılabileceği gibi zamanı geldiği zaman insanların canını almak benim görevimdir. Kimilerine göre çok zamansız bir zamanda gelmiş olabilirim. Ama neticede korkunun ecele faydası yok. Ben insanlara göre hep kötüyümdür. Sonuçta can alıyorum. Ama bazı insanlar bu kadar kötüyken ve başkalarına zarar verirken benim kötü olan karakter olmam da biraz haksızlık. Oysa benim görevim bu, ama kötülük insanlar için bir seçenek...
Cezzar Dede ile oynadığımız oyunda birbirimize hikayeler anlattık. Ve bu hikayelerin içinde Aptülzeyyat, Azazil, Kont, Bidaz ve Hamiyet Hanım karakterleri yer alıyordu. Bir gün defterime baktım ve canını alacağım yeni kişinin yanına gittim. Son olarak bir oyun oynamak istedim ve buna göre birbirimize birer hikaye anlatacaktık. Ben hikaye olarak Aptülzeyyat, Azazil, Kont, Bidaz ve Hamiyet Hanım'dan bahsetmeye karar verdim. Ve böylece bu hikaye Cezzar Dede ile oynadığımız oyunun bir derlemesi olacaktı. Ve başladım anlatmaya: ''Bir zamanlar erkek öğrencilerin kaldığı bir yatılı okula Kont adında yeni bir müdür gelmiş. Bu müdürün bir hastalığı varmış. Güneş ışığı ya da herhangi bir ışık aldığı zaman vücudunda delikler oluşur ve bu deliklerden kanlar fışkırırmış. Bu yüzden Kont'un güneşe çıkması öldürücü bir sorunmuş. Ve bu okula öğrenciler arasında Sağır olarak nitelendirilen bir resim öğretmeni gelmiş. Alyanak denen ve asıl adı Bora Mete olan öğrencinin resim yapmayı çok sevdiğini ve çok yetenekli olduğunu fark etmiş. Onu yanına çağırmış ve ona resim yapması için boya, tuval setleri vermiş ve güneşli günlerde resim yapmasını söylemiş. Alyanak çok mutlu olmuş ve karşılık olarak çocuğun kanını Kont'a vermeye başlamışlar. Ve Alyanak 10 gün sonra ölmüş. Kont'un yaşaması uğruna, pırıl pırıl bir çocuk hiçbir suçu olmadan hayata gözlerini yummuş. Gelelim Bidaz'a… Bidaz lanetli Bizans Kralı. Dokunduğu her şey altın oluyormuş ve bir gün kendisi de altına dönüşmüş. Çok uzun zaman öyle kalmış. Ama Gallaoğlu ve Defineci kendisine aramaya çıkana kadar... Ve en sonunda da Gallaoğlu'nun kayınvalidesi altına dönüşmüş, başta fakir olan Gallaoğlu ise zengin olmuş. Aptülzeyyat, Azazil ve Hamiyet Hanım' gelirsek; Aptülzeyyat rüyasında Salih adındaki ak sakallı ihtiyarı gören zengin tüccar, Azazil, Ehriban ile yaptıkları kötülüklerden sonra babası tarafından evden kovulan Ehriban'ın erkek kardeşi, Hamiyet hanım ise Cilvenaz, İşvenaz, Gönlenaz, Alemnaz isimli 4 kızı olan hamarat dul kadınmış.''
Sonra ona benim hikayemin burada bittiğini, şimdi bana kendi hikayesini anlatmasını istediğimi söyledim. Bana bir hikaye anlattı. Çok iyi birine benziyordu. Onu öldürmemem için bana hiçbir şey demedi ve oyun oynamayı teklif etmedi. Bende bu dünyada bu kadar kötü insan varken bu kişinin yaşaması gerektiğini düşündüm ve onun canını almadım. Ölüm işte...Çok uzak ama bir o kadar da yakın.
Neslican Demir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder