30 Kasım 2020 Pazartesi

Aslanlı Yol, Sunay Akın

 



    ''Cumhuriyet Anıtı'nın meydana bakan, zaferi simgeleyen bayrak açmış asker heykelinin üstünde bir mask görürüz. O maskta gülen bir kadın vardır...
    O gülen kadın, Cumhuriyet'in hayatımıza kattığı nice özgürlüklerden biri olan kadın haklarını simgeler.'' Sunay Akın - Aslanlı Yol

27 Kasım 2020 Cuma

Doppler, Erlend Loe


   

    Oslo’da yaşayan Andreas Doppler ormanda bir bisiklet kazası geçirir ve bu kazadan sonra hayatındaki birçok şey değişir. Modern hayatın artırdığı sorumlulukların, başarı hırsının olmadığı; mümkün olduğunca insanlardan uzak olacağı, bir şey yapmayacağı bir hayat ister. 

   ‘’İnsanlardan hoşlanmıyorum.

     Yaptıklarından hoşlanmıyorum. Temsil ettiklerinden hoşlanmıyorum. Söylediklerinden hoşlanmıyorum. ‘’

  ‘’Diğer taratan, kendimi yalnızlığa alıştırıyorum, yalnızlıkla birlikte yaşamaya.’’


    Kazadan sonra Doppler, eşi ve çocuklarıyla birlikte yaşadığı evden birkaç kilometre uzaklıkta bulunan bir ormana yerleşir. Bir yavru geyiğin annesini avlar. Sonrasında yavru geyiğin kendisinin etrafında dolanmasından ve kendisini seyretmesinden rahatsız olur. Bir süre sonra avlanmak için hazırlanır ancak yavru geyik kaçar. Daha sonra yavru geyik geri döner, o gece aynı çadırda uyurlar ve insanlarda bulamadığı samimiyeti, yakınlığı yavru geyikte bulur. 

‘’Gece çadırda onunla birlikte uyuduk. Şaşırtıcı bir şekilde ısınmama çok faydası oldu. Gecenin büyük bir kısmında onu yastık niyetine kullandım, sabah uyandığımda da öylece yatmaya devam ettik; insanlarla pek yaşamadığım türden bir samimiyet ve yakınlıkla birbirimizin gözlerinin içine baktık.’’


    Artık, daha sonra Bongo ismini vereceği yavru geyikle birlikte yaşamaya başlar. Bongo’nun annesinin etinin bir kısmını kendisi yer, bir kısmını da takas için kullanır. Doppler takası, satın almaya tercih eder ve dünyanın geleceğinin buna bağlı olduğunu düşünür. Geyik etini bir torba dolusu meyve ve her gün içtiği bir litre yağsız süt gibi ürünlerle takas eder. 

‘’…Gündemin son maddesi olarak, görüşlerimizi belirttiğimiz kısma gelindiğinde takas ekonomisinin müfredata alınması gerektiğini söylüyorum. Gençler, her şeyi satın almak yerine eşya ve hizmet takasına özendirilmeli. ‘Dünyanın geleceği buna bağlı. Dünya insanlara ait değil, insanlar dünyaya ait’…’’

...


    Herkes değilse bile muhtemelen pek çok kişi hayatında yalnızca bir kez de olsa gündelik yaşamın telaşından, insanlardan, üstesinden gelemeyeceğini düşündüğü sorumluluklarından uzaklaşmak istemiştir. Doppler, Erlend Loe’nin kaleme aldığı ve Dilek Başak’ın dilimize çevirdiği, oldukça akıcı olduğunu düşündüğüm bir kitap. Yazar, Doppler’in düşüncelerini okuyucunun da anlayabileceği bir açıklıkla paylaşmış ve yazarın kullandığı doğa tasvirleri de bu anlatımı güçlendirmiş. Doppler'in oğlu Greegus ve Doppler ile ilk kez ormanda karşılaşan ve ormanda yaşama fikrine en başta soğuk bakan ancak Doppler'in düşüncelerini dinledikten bir süre sonra ormana taşınmaya karar veren ''sağcı'' Bosse de ormanda yaşama fikrini zamanla daha kabul edilebilir bulur ve bunu denerler. Doppler; oğlu Gregus ve yavru geyik Bongo ile birlikte yaşamaktan mutludur ama Bosse'nin gelmesiyle birlikte aslında hedeflediği yalnız yaşama ve hiçbir şey yapmama isteklerini gerçekleştiremediğini düşündüğünden Bosse'nin ormana, üstelik onların çadırına yakın bir bölgeye taşınmasından pek memnun olmaz. Ayrıca Doppler ile çok iyi bir şekilde tanıştıklarını söyleyemesek de daha sonra Doppler'in iyi bir dost olarak gördüğü Düsseldorf da ormanda yaşamayı deneyimler. Aslında yaşınız, hayat görüşünüz, içinde bulunduğunuz imkanlar pek fark etmeksizin bu şekilde insanlardan uzaklaşıp kendinize yaklaştığınızı söylemek de mümkün olabilir ve belki de tüm bu kişiler bunu fark edip ''medeniyet''ten, insanlardan uzak şekilde ormanda yaşamak isterler. Bu kitap, kimi zaman benlik arayışının, kendimizle baş başa kalma isteğinin; başarı, para, güç, aile gibi değerlere daha baskın gelebildiğini görmemi ve okurken hem birçok konuda düşünmemi hem de bazı yerlerde tebessüm etmemi sağladı.

25 Kasım 2020 Çarşamba

Gündüzsefası, Sarah Jio



       ''Hayatımı küçük bir çocukken okuduğum bir söz doğrultusunda geçirip öleceğim. Şunun gibi bir şeydi: 'Bundan yirmi yıl sonra, yaptığınız şeylerden çok yapmadıklarınız için hayal kırıklığı yaşayacaksınız. O yüzden düğümlerinizi çözüp halatlarınızdan kurtulun ve sığındığınız güvenli limandan uzaklara yelken açın. Yelkenlerinizle rüzgarı yakalayın. Araştırın. Düşleyin. Keşfedin.' ''
Sarah Jio-Gündüzsefası

    Gündüzsefası, Sarah Jio'nun kaleminden okuduğum ilk kitap oldu. Bu kitabı bana hediye eden canım arkadaşıma tekrardan teşekkür ederim! :) 

19 Kasım 2020 Perşembe

Paris-Beyrut Mutluluk Hattı, Dilan Bozyel

 

''Yola çıkanlar bilir ki

  Yola çıkma günü geldiğinde

  Ayrılmak zorunda kaldığın yer

  Güzel görünür göze;

  İnsanlar daha dost gibi davranır sanki.

  Saçını kestirmeye kuaföre giderken

  Saçının hiç olmadığı kadar güzel şekil alması,

  Doktor randevuna giderken ağrının kesilmesi gibi.''


Paris-Beyrut Mutluluk Hattı Sergisi
İstanbul, Şubat 2020

 

10 Kasım 2020 Salı

1881- ∞


     ''Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.'' Mustafa Kemal Atatürk

     2019 senesinde İstanbul Deniz Müzesinde Atatürk'ün ölüm raporunu görmüştüm. Öylece durup 1-2 dakika düşündüğümü anımsıyorum. Bir ölüm ancak bu kadar ölümsüz olabilirdi... Bugün bedenen aramızdan ayrılalı 82 yıl oldu ama fikirlerin ölmedi ve asla ölmeyecek Ata'm. 

    Atatürk'ün bize kazandırdığı her ilke ve inkılabın önemini, sözlerinin anlamını yaşadığım her gün daha iyi anlıyorum. Cumhuriyetin fazilet olduğunu, hayatta en hakiki mürşidin ilim olduğunu daha iyi öğreniyorum. Saygı, sevgi, minnet ve özlemle... 



2 Kasım 2020 Pazartesi

Gün Işığında Karanlık

 

    ''Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir'' Bu açıklama Türk Dil Kurumunun güncel Türkçe sözlüğünde önlem kelimesinin anlamı. Anlamı bu olan bir kelimeyi biz ne yazık ki kötü veya yanlış bir şeyi önleyemedikten sonra gündemimize aldık, tüm uzman görüşlerine kulaklarımızı tıkadık ve o kötü ya da yanlış şey gerçekleşmediği sürece hiç yokmuş gibi davrandık. Depremin olmasını değil ama enkaz altında kalan tüm canlıların yaşadığı korku dolu saatleri, günleri; onları dışarıda bekleyen sevenlerinin yaşadığı umutla karışık korkuyu önleyebilirdik. Asla karşılığı ödenemeyecek fedakarlıkla çalışan arama-kurtarma ekiplerinin yoğun çabalarından sonra kurtulan tüm canlıların sesindeki; insan, kedi, köpek ve daha nice canlının gözlerindeki korkuyu önleyebilirdik. Geçmişimizde Gölcük depremi, Düzce depremi, Van depremi, Elazığ depremi gibi yıkıcı etkileri olan birçok deprem yaşanmışken şimdi de İzmir depremini yaşadık. Bu depremin olacağı sürpriz değildi; ne zaman, nerede olacağı uzmanlar tarafından tahmin edilmişti ve gerekli önlemlerin alınması için çağrıda bulunulmuştu. Peki ne oldu? Gerekli önlemler alınmadı. 17 Ağustos 1999 depremi üzerinden 20 yılı aşkın zaman geçti ve bu 20 sene, hem o günü yaşayan çoğu kişi tarafından korku ve endişeyle hatırlanacak kadar kısa, hem de gerekli önlemlerin alınabileceği kadar uzun bir süreydi. Aynı depremi yaşayan bir bina yıkılırken diğer bina dimdik ayakta kalabiliyorsa bunun açıklaması yıkılan binanın depreme dayanıklı olarak yapılmaması. O depremde enkaz altında kalan kişilerden hangisi o gün bu olayların yaşanacağını tahmin edebilirdi?  Kim bilebilirdi evde olan çocuğunu bir daha göremeyeceğini? Sabah evden çıkarken yuva olarak bildiği yeri döndüğünde enkaz olarak bulacağını kim bilebilirdi? Çocukları canlı olarak bulunamasa bile onların parçalarının bulunmasını umut eden, depremden sonraki gün çocuklarının üstüne güneş doğmadı diye ağlayan anne babalar var. Kimseye bu çaresizliği yaşatmaya hiç kimsenin hakkı yok. Lütfen artık gerekli önlemler kötü veya yanlış bir şeyi önlemek için alınsın.

     Var gücüyle çalışan tüm arama-kurtarma ve sağlık ekiplerine; emek harcayan herkese sonsuz teşekkürler.

    30 Ekim 2020 İzmir depreminde ve önlenebilir tüm ölümlerde hayatını kaybeden herkes için... Yattığınız yer incitmesin, mekanınız cennet olsun.

                                                                                                                        

                                                                                                                 Neslican Demir